28 Nisan 2007

Vites

Sevgili haftalık,
Bu sabah, cücük kendini analiz etti: 'Uykusuzken ben bazen vitesten atiyolum'
'Boşver, at, çok da önemli degil, büyünce hiç atamıyosun nasılolsa'. Babam kederli kederli baktı. Başkası olsa derdi herhalde :'Ne biçim anne bu çoban?' Ama ne yapayım, tam da içimden geçen budur, hiç utanmıyorum. Yine derim.
Bazen öyle bi vitesten atasım geliyo ki, şanzıman falan kimin umrunda? Ama insanın bir otokontrol mekanizması var, esef ediyorum, insandan uzak dursun, vitesten atamayıp içine atıyosun ki, en kötüsü.
361 mi 368 mi, 184 salt coğunluk, 3. tur, asker açıklamaları falan derken bi hoş oldum. Şööle hani balıklar yakalanır da çırpınır çırpınır, aynen o hesap oldu.
Müstakbel cumhurbaşkanı için ağızlarından bal damlayan, atatürkçü, cumhuriyetçi, demokrat, merkez-sol, hatta uç-sol insanlar izledim televizyonda. Benim ağzım açık kaldı. Ağızdan çıkan laf insanı bağlar, ey balıklar. Herşeyi de unutmayın. Demirel ombudsman oluyor, Özal kahraman.. İşini yaptığı gazeteden çok hoşlanmasam da en iyi hafıza tazeleyici gazeteci Çölaşan. Yaziyor ve yaziyor, cumhurumuzun müstakbel başının eski zaman lakırdılarını. (..da diyeceksiniz ki ne olacak, artık yumurta kapıda bile değil, pişmiş, tabakta duruyor; ama bu kişi başından beri yazıyor bunları..)
Bunlar bir yana, bir takım ajanlar :) tarafından müşahade edildiği üzere meşhur geyik kapasitemi de haftalığımın dikkatine sunuyorum tekrar:
Waits'in albümünü edindiğimden beri bir takıntı var üzerimde. Nereye gitsem yanıma cd'sini alıyorum, ev içi seyahatler sırasında (tuvalet-mutfak-yatak odası-salon)mutlaka müzik dinleme cihazımı da yanıma götürüyorum ki ayrı kalmayayim, dinlemek için de değil. E artık bu patolojik bir hale gelmeden sıyrılmalıyım. -neh, gelmiş bile, şaşkoloz- Ve bu şahıs artık tek tek çıkarsın cd'lerini lütfen, üçü birden fazla oluyor. Yurdumuzda da yayımlansın hatta, eğer mümkünse.
İki haftadır canım gibi baktığım, büyüyünce salataya doğramayı planladığım soğanların soğan olmadığını annem sayesinde 'aydım'. 'Hayır, soğan tabi ama, sümbül soğanı' dedi annem. Hay ikibin kunduz. Üstünde botanik yazan her bi çiziktirmeyi okuyan ben, sebze soğanla sümbül soğanı arasındaki farkı farkedemedim. Konu ekseninde adımın üstüne bi çizik daha atacağız yani, sevgili haftalık.

2 yorum:

Elif Derviş dedi ki...

Şimdi beni bi aydınlat önce bakiim...
1) vites atmak ne dimeh?????
2) yani sümbül soğanı yenmiyo muymuş??
3) Nerrrrdesin kardeşiimmm, okur bu kadar bekletilir mi yahuuuuu??

Ben de uyuz oldum bugün tv'yi seyrederken...en son milli eğitim bakanı kılığındaki şahsı izlerken sinir harbi geçirdiğimi fark edip bebek de benim gibi psikopat olmasın diye kanalı çevirdim...:(( "Nolcak bu memleketin hali" durumu tam yani...

:D

kecilerin cobani dedi ki...

1. vitesten atmak sapitmak demek oluyo.
2. hic yemedim, ama tahminim o ki yenseydi zebse olurdu, manavda gorurduk.
3. afedelsiniz. icim kurudu.