Evet, evet. 9:52 itibariyle..
4 kilo. Aynen Miso'nun Ilgaz'ı gibi. Boyunu bilmiyorum. Uzun olduğundan eminim çünkü ayakları koccaman. (Bir bebeğinki ne kadar olursa artık...) Ayaklar beyaz-pembe. Gözler yok ortada. Ingıaaaaaaaaaniyaaaaaaaa diye ağlayabiliyor. Ses kalın. Cork cork diye emiyor..
(işte tam bu noktada, okuyan herkesi bu paragraftan sonra tahtaya vurmaya vu mucuk mucuk yapmaya davet ediyorum.)
Adı Toplak.
Ay afedersiniz, Toprak.
Anne deli, 'haa? hııı? ehehhee, geberek güberek', baba şaşkın 'nası yani yaa?', dayı panik (bişii olmaz di mi?), anneanne heyacanlı, panik, şaşkın, mutlu, hepsi. (işte annelik öyle birşey, deniz'in çocuğunu beklediğimi tahayyül edemiyorum asla). Miso ağlangan :-) ama çok yardımcı ve kibar. (gerçi dönüş yolunda bir iki kere 'anam çarpacak' çığlıkları atmasına sebep olacak şekilde bir tansiyon kazandırdım kendisine tekrardan. adrenalin olsun, bugünü unutmasın diye yani.. iyilikten yahu, ne olacak başka?..) Kuzin ahtapot, dede ne yapacağını bilemez, ama göstermek de istemez, Çoban ne bilmiyorum. Salak bir sırıtma eksik olmadı sanırım yüzümden. Bir işe yaramak isterdim ama sonra artık herhalde, sonra.
Deli her zamanki gibi nüktedan. Bir ara emmeyi bırakan Toprak Neaaaaııııııahnnngaaaaa diye bağırınca Misoyla Çobana dönüp 'eee şimdi naaapcam' diye sordu. Güldü ama panik halde, saklanabilecek kadar da değil. Gözler koccaman. Canım benim yaa... 'Sakin olacaksın.' dedim. 'Sakin.'
Söylemesi kolay. Ben bile değilim. Kaldı ki ilk defa başına gelen birşey. Doğum sonrası Pdeli odaya alındıktan bir müddet sonra doktor hanım geldi: 'Eeeeeeeeeeee, (fıtttıt fıtttıt diye kapıdan odanın köşesine kadar hışır hışır yürüdü) niye emzirmiyoruz bakalım?'. (Herkes çıkarsın bakalım memeleri, hepbirlikte bir emzirme töreni yapacaz...) Allah allaaaaah dedim ben içimden, ama pdeli süper, hemen yapıştırdı: 'Bilmiyorum valla, daha önce anne olmadım!'. E bi zahmet söyleyin di mi, kardeşim, nerde empati, nerde sempati ve nerde patates püresi!!! 'Aferin yavrum' dedim, bunu da tekrar içimden. 'Harikasın'.
Çok sevdiğim Yeşilçayımın da bu hallerine tanıklık edebilmek isterdim. Mümkün olmadı.
Enteresan bir his.
Mutlu olun!
4 kilo. Aynen Miso'nun Ilgaz'ı gibi. Boyunu bilmiyorum. Uzun olduğundan eminim çünkü ayakları koccaman. (Bir bebeğinki ne kadar olursa artık...) Ayaklar beyaz-pembe. Gözler yok ortada. Ingıaaaaaaaaaniyaaaaaaaa diye ağlayabiliyor. Ses kalın. Cork cork diye emiyor..
(işte tam bu noktada, okuyan herkesi bu paragraftan sonra tahtaya vurmaya vu mucuk mucuk yapmaya davet ediyorum.)
Adı Toplak.
Ay afedersiniz, Toprak.
Anne deli, 'haa? hııı? ehehhee, geberek güberek', baba şaşkın 'nası yani yaa?', dayı panik (bişii olmaz di mi?), anneanne heyacanlı, panik, şaşkın, mutlu, hepsi. (işte annelik öyle birşey, deniz'in çocuğunu beklediğimi tahayyül edemiyorum asla). Miso ağlangan :-) ama çok yardımcı ve kibar. (gerçi dönüş yolunda bir iki kere 'anam çarpacak' çığlıkları atmasına sebep olacak şekilde bir tansiyon kazandırdım kendisine tekrardan. adrenalin olsun, bugünü unutmasın diye yani.. iyilikten yahu, ne olacak başka?..) Kuzin ahtapot, dede ne yapacağını bilemez, ama göstermek de istemez, Çoban ne bilmiyorum. Salak bir sırıtma eksik olmadı sanırım yüzümden. Bir işe yaramak isterdim ama sonra artık herhalde, sonra.
Deli her zamanki gibi nüktedan. Bir ara emmeyi bırakan Toprak Neaaaaııııııahnnngaaaaa diye bağırınca Misoyla Çobana dönüp 'eee şimdi naaapcam' diye sordu. Güldü ama panik halde, saklanabilecek kadar da değil. Gözler koccaman. Canım benim yaa... 'Sakin olacaksın.' dedim. 'Sakin.'
Söylemesi kolay. Ben bile değilim. Kaldı ki ilk defa başına gelen birşey. Doğum sonrası Pdeli odaya alındıktan bir müddet sonra doktor hanım geldi: 'Eeeeeeeeeeee, (fıtttıt fıtttıt diye kapıdan odanın köşesine kadar hışır hışır yürüdü) niye emzirmiyoruz bakalım?'. (Herkes çıkarsın bakalım memeleri, hepbirlikte bir emzirme töreni yapacaz...) Allah allaaaaah dedim ben içimden, ama pdeli süper, hemen yapıştırdı: 'Bilmiyorum valla, daha önce anne olmadım!'. E bi zahmet söyleyin di mi, kardeşim, nerde empati, nerde sempati ve nerde patates püresi!!! 'Aferin yavrum' dedim, bunu da tekrar içimden. 'Harikasın'.
Çok sevdiğim Yeşilçayımın da bu hallerine tanıklık edebilmek isterdim. Mümkün olmadı.
Enteresan bir his.
Mutlu olun!
15 yorum:
eehehe, aaa çoban komiksin valla .???
ekir de kekir vıdı da vıdı.
(deli taklidi, bi nevi...)
ahaha, deli.
Deli misin nesin, hiç olur mu. aşkolsun. nehehhe..
(çoban, bizzatihi kendisi)
:) hoşgemiş toprak'cık:) ağladım valla.. kendi halimi hatırladım bi yandan.. Allah yardımcıları olsun...
Lilium, evet. yardimcilari olsun. ben de bir hoş oldum. ne zor oluyor ilk defa anne olana, herşey zor oluyor.
:-)))
çoban:)
merhaba... benim için elif'i ve toplak'ı öp:) yazdığın için teşekkürler. bu arada bu doktorlar, öğretmenler ve insanla işi olanlar, niye böyle konuşur ki, çoğul çoğul:P ya hepiniz emir telakki edip göğüsler fora yapsaydınız, toplak nasıl bir travmayla hayata başlamış olurdu düşünebiliyor musun?:)
sevgiler...
elektla, selam,
topragin gozleri henuz acilmadigindan doktorun ta kendisi bir travmaya maruz kalirdi ki, oh olurdu, bu da ona bi ders olurdu. :-)))
gerci toprak gorseydi daha da bi guzel olurdu, dusunsene, oooooh kac tane meme hangisinden emsem acep?
elbette öperim, zevk olur.
hadi onlar çoğul konuşuyo da biz de bu duruma çabuk alışıyoruz.. artık kakamız normal kıvamda, düzenli emiyoruz diye rapor vermeler doktora. bi de bana doktorun sürekli annesi diye hitap etmesi çok garip gelmişti. sen bittin artık adım madın yok annesin o kadar, der gibi :D
Sevgili çoban,
Ahtapot haa! Bundan daha iyi bir tanım olur mu? Belki "mutsuz ve kişilik itibariyle asla mutlu olamayacak ahtapot", ne dersin? hehe.
Ağlangan miso yerine kaz desek? İlk yorumu deli'den sandım ve Barış'ın laptop'u götürdüğünü filan kurguladım. Ya uçurdum ben de galiba :)
Yarın andy'yle gidiyoruz. Öğlen gibi. Prof'tan sonra. İstersen ara. Bir de kaza filan diye gerilmedim, taksici hayvandı. İner döverdik. Arızalı kadından herkes kaçar.
marruu
miso, vallahi ilk yorum olayında ben de yok artık dedim bir an, allahtan çabuk toparladım:)
lilium, hiç sorma, bu özdeşim olayını napçaz be kardaşcaazım:) amma teşneyiz onları hala karnımızın bir uzantısı görmeye. bu ' biz biz ' olayını çok eleştiririm herkeste, ama kendimi de yakalayıp 'yuh elektra yuh' demişliğim vardır.
ve çoban :) ben hala doktorun değil, toplak'ın travma yaşayacağı konusunda ısrar ediyorum. bundan fellini filmi bile çıkar yahu:) bir bebek ve dört yanından üstüne üstüne gelen bir sürü göğüs. anneciiim:P
Deli sayesinde içindeki meddah yeteneği ortaya çıktı :)
Yarın tanışcaz bakalım toprak beyle :) aslında şu saat itibariyle bugün demeliyim. O hasthanenin bende güzel anıları yok aslında ,ama bu sefer mutlu bişey için gitmiş olucam :)
nehehe, miso. Senin tanım tam tanımlamış. Ay ne ayıp hihihih.
Estagfurullah, kazlıktan değil. Kecilerin cobani ibaresiyle Kosenin delisi gozucundan aynı gibi gorunuyo. Kac kere deli'nin yorumlarini, ulan ne zaman yazmisim bunu ben diye okudum. (Kazsa buyur sana kaz...)
Bugun ogleden sonra deniz benimle. onu getiremeyecegime gore ben de gelemeyecegim. Herkese cok selam.
(Hangi taksici? birinci sıkıştıran mı ikincisi mi yoksa en sonuncusu mu? nihihhii)
Elektra hakkaten :-)) biraz daha hitchcock vari bisi olurdu.
Andy'ciim, git bi bak hakikaten. Kime benziyo diye soran kalabaliktan etrafta kaldiysa 'Coban'a benziyo' der misin?
Hastaneden cikinca Sakarya'ya falan uuricak misiniz?:-)))))((((
Çok komiksin çoban yaw :))))) İlk yorumu okudum, bi daha okudum, anlamadım....sonra düştü nasıl olduysa :)))))))) Öpüyorum seni ve de denizcimi koccamann :))))
pes vallahi, bu kiz hakketen deli.
bakiniz hemen blog alemlerine akmis. ehehe. bravo valla, kendi halimi hatirliyorum da bilgisayarin b'sini duymak istemiyodum. o zaman telefon da serbesttir kesin.
yuppiii
serbest serbest :) her an açamıyorum tabii ama arada açtığım da oluyo uyuyosa kuzucuk :)
Yorum Gönder