20 Eylül 2007

Karışık buruşuk

Lawrence Durrell'in Kıbrıs'ın Acı Limonları kitabını bitirdim biraz hızlıca ama zevkle. 
Çok hoşuma gitti. İskenderiye Dörtlüsü çok güzeldi, Durell'in.
Fakat bu, benim için daha özel bir kitap. Kıbrıs'a, Rum'a, ordaki Türkler'e, burdaki Rumlara olan merakım yüzünden.
Araya hızlı bir Grange'yle bir de D.Brown attırdım. Aziz Nesin'i saymıyorum.
Şimdi gözümü Avignon beşlisine diktim. Kısmet.
Bir de, çok zor ama, yapabilirsem G.Perec'in su e'leri tamamen yokettiği la disparition'una. Çok ürküyorum. Ama azimliyim oldukça. 
Scorsese'nin köstebek'ini izledim. Bir hafta önce olmalı. Şunu da dedim: Aceba daha önce izlemiş miydim? ... Şimdi ise, aradan bir hafta geçmiş, birşey hatırlamıyorum. Hmm, iyiydi diyorum soranlara. Sonunu pek hatırlayamıyorum. Oyuncu performansları çok iyiydi fakat. 

Tabi stooobeli şoltkeyk dizisini yemiş yutmuş bulunuyorum. O, uzmanlığım...

Bir de, elektla'ya tesekurler, dizitv'ye bakıyorum. Orda bir dizide bir adamı gördüm nerrrden tanıyorum bu adamı diyip duruyorum. Fakat şimdi diziyi de hatırlamıyorum. Yani böööle dilin ucuna gelir ya, benim de gözümün ucunda durup duruyo adam. Yok....

Deniz oyuncaklarını toplama konusunda master ve doktorasını tamamlayıp şimdi akademik hayata atıldı. Şöyle ki:

Çoban: Denizcim, hadi yatıcaz, oyuncakları topla. Haydi hop hop hop
Deniz: Tamam, yaldım edel misin
Çoban: (Aha, tamam dedi amanin.. Mest) Aaahaha, tabi ederim...
Deniz: Olduu, şimdi sen olaya git, yeldeki balbunyalalla melcimekleli topla (yok, mutfakcilik oynamistik da...)
Çoban: Peki
Deniz: Yoolt, sen de şuldaki bebekleli al, kutusu şulda onun içine koyacaksın, tamam mı
Yoolt: Tamam
Birden yoort ve çoban kazlandıklarını farkederler çünkü deniz arazi olmuştur. Bir iki saniye kadar yerde diz çökmüş bir halde bakışırlar. 
Neyse, buna da şükür. En azından organizasyon kabiliyeti var arkadaşın.
Yok, yahu. Hiç yardım etmedi değil. Hatta ben balbunyalalı topladıktan sonra bir kere de portatif mutfağı yere düşürünce hepsini yere saçtım da tavukla omleti yerden o topladı.

Ev bir haftadir şeytan merdiveni ve balonlarla dolu. İçimizden birinin bir sonraki yaşgününe kadar kaldırmayı düşünmüyorum. Kim uğraşacak!

Detoks yapıyorum kendime. Nasıl yapıldığını bilmiyorum ama ben şunu yaptım, kabul olur herhalde: dün kendime sadece sebze şeyettim. Güzeldi. Biraz gaz yapıyo yan etki olarak, afedelsiniz.  Bir de sebze suları çıktı ya, ne yalan sööliim kutularını daha çok seviyorum. Ehehe.  Kendi evimde sıkma aparatım var, birgün avokado sıkıcam.  Deneysel olarak, bakalım suyu çıkcak mı.. Yenilerden bir ayva suyu çıkmış ki şahsen bayıldım, bir miktar tatli gelmesine ragmen.. Benden başka bayılan sayısının fazla olacağını tahmin etmiyorum. Bizim ayvalar da oldu. Yemek istiyorum, başka da birşey yapmak aklıma gelmiyor. Tatlı olmasın lütfen...


Detoks dedim, aklıma botoks geldi. Botokstan da Suzan Avcı geldi. İz tv'de bugün Türk fantastik filmleri konulu bir belgesel izledim.  Çok zevkliydi.
Özellikle Kilink'leri falan tekrar hatırlamak çok hoştu. Süper adamlar, örümcek adamlar, tarzan istanbul'dalar, bir tane de süper 
kızımız olduğunu biliyor muydunuz? Aybiçe kurt kız: Canan Perver. 
Şimdi kült diye anılan tüm filmlere hafiften değiniyordu belgesel. Yönetmenler bir yere kadar haklı aslında. Çetin İnanç (Dünyayı Kurtaran Adamın yönetmeni) diyor ki: 'Yahu tamam. Şimdi izledin mi boktan filmler. Ama zamanına bakacaksın. Madem o kadar kötü niye bu devirde hala dünyayı kurtaran adamın oğlu gibi filmler çekiyosun ki, git kendi özgün senaryonu bul' diyor. 
Ki bence haklı. İnsanlar ilk filme güldü diye bundan prim yapmaya çalışmak doğru gelmiyor bana. 

Bir de Aytekin Akkaya diyor: Evet, insanları şimdi çok güldürüyor. Ama biz yüreğimizi koymuştuk ortaya. Kırılmadık kemiğim kalmadı vücudumda benim. Ayazda, kavurucu sıcakta bana mısın demedik. 
Ama fakat lakin, hakikaten.... Replikler hökür hökür güldürüyor insanları. Hangi film şimdi hatırlamıyorum. Batman ve Robin'in türk versiyonu muydu acaba:
Ooof ooff
Nooldu abi
O öldü, şu öldü
Eeee
Na bu da öldü
Aaa napcaz abi
Hadi eve gidelim.
Peki.

Hadi..


>
Not: Mac uzerinde calismaya calisan opera eger bi insan olsaydi yuzune bile bakmazdim. Beceri dusmani, satir sonu nankoru. Ayrica fayırfoks da irkci. Terlettiler gece gece.....

9 yorum:

elektra dedi ki...

çoban, dur bak bir tahmin edeyim o takıldığın adamı. benim de takıldığım ve bulunca huzura erdiğim bir adam bu. dizi tv de criminal minds'taki en ciddi, hep takım elbise giyen bir acan di mi? hah, o adam, bir aralar dharma and greg diye bir sitcom vardı, ben çok gülerdim, hah, oradaki greg o:) hehehe, bildim mi?

bu arada kafana göre detoks neyse de, kafana göre botoks falan, aman diyim...

ben eski türk filmlerini izlemeye bayılırım. geçenlerde ablama gittim, iki ayrı versiyon külkedisi izledik. biri ayşecikli. ay o balo sahneleri, kabaktan araba büyüsü falan, bayıldım valla. olmuş işte, ne var?

kecilerin cobani dedi ki...

bin yasa elektlacim.. adami diil ama diziyi buldurttun bana. criminal minds'taki adamlardan biri. mandy patinkin'mis adi.
chicago hope dizisinden hatirliyorum. dr. geiger. oh beaa...bu diziyi de ne zaman izlemistim sene kacti, nerde izlemistim. cnbce miydi acaba..
ehehehehe, kafama gore botoks anneaa ben de aman diyim.
ben aysecike dayanamiyorum ya. onun yerine karaoglan'i ya da cop bacak tarkan'i tercih ediciiim :))

Elif Derviş dedi ki...

ya aslında sen her gün yazsan benim ne bunalımım kalır ne bi şey valla bakkk..

deniz'e koptum yine...akıllı çocuk yahu.. :)

Sonracıma Durrell...benim iki sene kadar önce içim kurumuştu Justin'i okurken...bi daha da korktum elime almaya..

ben bu değerlendirme şeysine "eğlendirici" dedim, sonra da "güzel yazı" demek istedim, izin vermedi sinir...ne yani bi yazı hem güzel hem eğlendirici olamaz mı...peh

kecilerin cobani dedi ki...

buyrun, dharma'nin greg'i chicago hope'ta da vardi. su ise bak...

kecilerin cobani dedi ki...

delicim, bunalim. kotu musun.. uyku durumu mu.. nooldu geliim mi

jasmingreentea dedi ki...

coban. o ayva suyunu benden baska kimse sevmez diye dusunuyordum. vay anasını. dun gittim markete, meyve suyu reyonuna "allahım lutfen olsun lutfen olsun" diye dua ederek yanastım kii, bir de ne goreyim sadece uc kutu kalmıs! benim sevdigim urunler genelde kısa bir sure icinde pazardan cekiliyor da cok korktum. birleselim.
bi de su e'leri olmayan kitabı obsesif ablam gecen yaz okumus idi. begendi sanirim. yani o kadar kastıktan sonra begenmek zorunda hissetti sanirim kendini. fikrini merak ediyoum bu kitapla ilgili. deger mi yani? oku bizleri aydinlat(hist frankofoncasindan mi seettircen?)
araya cerez attirmalik kara ayrıntı serisinden donna leon polisiyelerini tavsiye ederim.

Elif Derviş dedi ki...

ben de o kitabın çevirisini çok merak ediyorum :))

kecilerin cobani dedi ki...

evet cay, ben o yuzden korkuyor biraz... frankofokorokundan seyettiricem. te frenkistandan getirttimdi.
bence e kullanmadan yazmak döt ister. hele ki frankofonca. aman aman.
okiicam söz

kecilerin cobani dedi ki...

o ayva suyunda hemfikir olacagimizi biliyodum zaten. bizi ayni kafese kapatirlarsa ayni fistiklari yeriz seninle.
yalniz tansiyonmani da yukseltiyo tabi ayva ki, bundan bize ne. hehehe..
cevirisini de sen okusan delicim, noolur