3 Kasım 2007

Bi tavşan varmıııış, ödü mödü kopaaaaannn

Bugün Deniz'in okuldan arkadaşı Şaziye'nin doğumgünü. Annesi pek tatlı bir bayan. Evde değil de bir kulüpte yapmaya karar vermiş doğumgününü.
Arkadaşım iki gün öncesinden karar verdi kıyafetlerine. Şıkşıkıdım. Saçlarının önü dünden örgülüydü bugün kıvırcık olsun istediği için gece açmadı. Öğlen giyindiii, süslendiii ve gittik.
Kulübe girdik, alt kata indik. Çığlıklar, boğazlanma benzeri sesler vardı fakat eğlenceymiş ben ne biliim. Karanlık bir yerden geçip 'oyunodası' na girdik. Oyunodası gözle görülür penceresi olmayan (mikroskop serbest), muşamba tabanlı bir oda.
Ben olsam gazodası derdim daha çok andırıyor sanki. Görmüşlüğüm yok da tahmin ediyorum.
Ana o ne? Çocuklar halka, halkanın ortasında Batman, dışında Robin. İki adet sivilceli bey arkadaş. Kız çocuk partisine bi pamık prenses daha iyi giderdi sanki. Herkeş bağırıyor çağırıyor. Deniz'in teller kopmak üzere, 'ee iyi hadi çıkalım çoban' deyince anladım ki bugün eğlence günü olmayacak. İşkence günü olacağını çıkaramadım çoban kafamla.
Batman Deniz'e doğru seyirtip 'Hödödödöhehededee' diye birşeyler der demez Deniz 'böoooooooooooööö' diye ağlamaya başladı. Koala misali yapıştı. Bana tırmanma becerisine hayran kaldım. Bambu ağacıydım ben sanki. Deniz'i oyuncak bebeği gibi seven İffet arkadaşı hemen yanımıza geldi. 'Bak o gerçekten Batman diiil, şapka veriyo takıyoruz, oynuyoruz' gibi birşeyler anlatmaya çalıştı ama nafile. Deniz, koala halt etmiş, ahtapotvari bir yaklaşımla vücudumu kendisininkine yapıştırdı. Beş dakika aynı poz. Ortadan bel verdim sanıyorum. Bel başka yerden verilmez zaten, ayıp. Daha fazla Batman ve daha fazla ciyak çekemeyeceğime karar vererek Deniz'i 'amaan sonra geliriz gel yukarı çıkalım' diyerek anne kısmına götürdüm.
Ağlaması durmadı fakat. Yukarıda da aşağıdaki moron oyundan sıkılmış olan akıllı, aynı oranda hiperaktif birkaç oğlanın, zembereği boşalmış oyuncaklar gibi zıp bir oraya, zıp bir buraya koşmasıyla başı döndü hanfendinin. Yanıma geldi, ağlama devam... Bir ara su içip sakinleşti. Ben bir yandan kucağımdaki Koalakardeşle, bir yandan da yeni tanıştığım birkaç bayanla kısa özlü muhabbetler içindeyim. Tam duruldu, içeriye girecek, bir anne geldi. 'Bak o gerçek diil, kostüm o içinde bi abi var' der demez Deniz yine 'böohighgğhüohaaaaa' diye ağlamaya başladı. Yanımdaki akıllı ve sevimli anne Deniz'in kafasını başka yerlere çekmeyi becerdi. Biraz sakinleşti. Sonra da başka bir anne geldi 'sen niyeee aaaalıyoşun bakiiim' diye sordu. Deniz cevaben şunu dedi: 'bööühaühğhüahahaaaiööööö'. Allahım e durmuyo yav. Bir kişi daha seyirtirken ben 'yok bişi yok bişi aaaa abajura bak, bizim evdekinden' diyodum...Bizim evde benzer abajur var mı onun bile ayırdında değilim. Deniz en son kafasını bana yaslayıp 'çoban, altık bu konuda konuşmak istemiyolum' dedi. 'Tamam' dedim ve söz verdiğim gibi bir daha konuşmadım.
Gelip ilgi gösteren annelere de 'şimdi bu konuyu konuşmuyoruz biz' demek ayıp olacaktı, oldu da. )))))
Sonra aşağıdaki çocuklar geldi, deniz biraz düzeldi. Masanın etrafına oturup yiyecek yemeye başladılar. Deniz güzel bir yere konuşlandı. İyiydi. Derken batman abi çıkagelmesin mi. Aaaaaa. Git gitt...Hem de denizin tam karşısında durup çatlak sesiyle bişiiler bağırıyo. Denize baktım garibim, yutkunmaya başladı. Kaşlar çatı haline gelip en son gözlerini kapattığında yanına seyirttim. Şaziye'nin annesi batmani denizin arkasına bir yere konuşlandırıp kafasındaki salak batman maskesini çıkarmasını buyurdu. Çocukcağız emirlere itaat etti. Deniz benim elimi bir dakika bile bırakmadı. Ben cüce masasıyla cüce sandalyelerinin arasında biryerde mahçup mahçup bir yandan denizin elini tutmaya çalışıp bir yandan alaturka helada iş üstündeymiş gibi bir pozda objektiflerin hepsine gülümsedim.... meye çalıştım en azından. Diyeceğim o ki, fotoğrafların hepsinde biz çıktık, ben ağlamaklı, Deniz ağlak. Fotoğrafları çok merak ediyorum.
Tahmin oluncağı üzere, Denizkızının ağlaması durmadı. Bir yandan vişne suyu ve su, bir yandan garip şekilli pudra şekerli bir kurabiye arada veriyorum kafası dağılsın diye.
Sonunda o kadar hıçkırık ve o kadar su, pasta masta yüzünden, bir miktar da ağlamamak için kendisini kastığından, kustu.
O sırada artık benim sinirler kadayıftı.
Tuvalet nerde?
Temizlendik. Çok iyi davrandım Deniz'e, kendimle gurur duyuyorum.
Denizcim hadi gidiyoruz.
Annesi çok üzüldü beş kere özür diledi (yazık, kadıncaaz, ne kabahatin var da özür diliyosun), babası on kere hoşçakalın dedi (zannımca o pek bi mutlu oldu)
Ben de bu partiden ürkek tavşanımın elinden tutarak çıktım.
Bir daha kulüp partisine gidilmeyecek.
E bu da bişiidir... Güzeeel...
Dee. evde tavşan beslediğimi bilmiyodum, değişik bişii oldu bana.
PS. Çok şaşırıp da soranlara 'çok hassas benim kızım, iiiküüüsü yüksek napiim' diyecem, 'ödlek' demenin annecesi. Canım, yazık.

12 yorum:

Elif Derviş dedi ki...

hiiiii ne maceralı olmuş ya...yazık denizime...klüp ne ya bu arada disko gibi mi yani alla allaa yeni yeni şeyler türemiş...palyaço getirtselermiş bati batman ne yahu...ah canım benim o koskoca yusyuvallak yeşil gözlerini iyice koccaman açıp nasıl ürktüğünü düşününce içim bi hoş oluyo :(( Korkutmasınlar benim en küçük arkadaşımı...nasıl peki, iyi mi şimdi?

kecilerin cobani dedi ki...

klüp diil kulüp. ehehe.. yok, iste oole kids club falan gibi bisii.
bosver, palyaçodan da korkardi bence o. ))))
gozlerini acmak ne, gozlerini goremedim ki hic. devamli sıkı sıkı kapayıp durdu görmemek icin.
kapidan ciktigimizda eski canaffar deniz olmustu.
)))

evinkedisi dedi ki...

Bizim memlekette ünlüdür o hapis kaçkını, höbülübü beee! diyen ne kadar acayip kılıklı insan varsa çocuk eğlendirme işi üstlenir. Sanki bu iş için eğitim gerekmiyor ya deli olucam! Ayıların çocuk eğlendirme ortamlarına hoş geldiniz demek isteyeceğim de Deniz kızım anlamış durumu haklı olarak diyemiyorum.

Ben de yazacam da yazıyorum yazıyorum siliyorum çok konu birikti yine zamansızlıktan yazamadım ya offf!

Geçmiş olsun diyorum. Yine Deniz de mi diyeceğim ama bizimki de der o " Bu konuyu kapatalım, konuşmak istemiyorum anne!" ve aynen, salak sepelek biri gelir ve yine aynı konu açılır " Niye ağlamış bakim?" yok, " Ama Chloe'cim bak bu budur, şu da şudur!" Al kafasına at bir şey!

Seni çoooookkk iyi anlıyor yüreğime yerleştiriyorum sevgili kardeşim çobanım :)

kecilerin cobani dedi ki...

evet, evinkedisiciim,
korktugu anlasilan bi cocuga niye korkuyon ki diye yaklasan diger annelere sasiriyorum. kendi cocuguna da mi yapiyo yoksa farkinda mi diil. yanimdaki kartal'in annesi, bi de iffet'in annesi bu konuda cok basariliydilar. konuyu degistirip cocugu rahatlatacagina, salak misin nesin ne korkuyosun diyip duran anneler geldi yanima hep. yani o da ilgi gostermek bir yandan da, kizamiyorum.
bilemedim.

miso dedi ki...

Ya yemin ediyorum gülmekten çatladım. Çobanımın çocuğuna gülmedim ama, çobanımın hallerine güldüm. Ve fekat, nefffret ediyorum ben bu kostümlü gerzeklerden. Hayır, biliyorum, adamların hiç bir suçu yok, ama kardeşim ben bile ürküp kasılırken, o kostümün içinde seri katil mi var diye kıllanırken Denizim ne yapsın, Ilgaz'ım neylesin?

Gürültü, gerzek düzeyde bağrış çağrış Ilgaz'ı da sersem ediyor. Ve bittabii ağlatıyor. İşin komik tarafı, o da "artık bu konuda konuşmak istemiyorum," buyuruyor ki, ben de bu karizmaya eriyorum.

Çok geçmiş olsun. (Ama hala gülüyorum...)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Evet, işte o insanların anlamadığı, (çünkü onlara da öyle yalnış öğretildiği için) şu ki, "neden korkuyorsun korkma bakiim" demek, "dikkat et demiştim, bak düştün işte" demek, düşünce "ağlama" demek çocuğun özgüvenini yerle bir eder.
Oysa, çocuğun acısını, sıkıntısını paylaşmayı deneseler, ne kadar iyi olur.
Çoban anne, deniz'le birlikte olmuş, bu hiç değilse Deniz'in sıkıntısını hafifletmiştir.:)

evinkedisi dedi ki...

Şimdi okuduklarımın ve daha önce kaçırdıklarımın yani kısacası kazmalıkların özeti. İşe başlamışsın mı? Hayırlı olsuuunnn! Yorum yapmıcam, zira evde oturanların zeka seviyesinin düştüğü ile ilgili anektodları geçmeyi kendi sağlığım açısından gerekli görüyorum :) Bence öyle değil. İmkanlar meselesi, hiçbir şey kural kaide zinciri şeklinde gitmiyor hayatta, onu bilir onu söylerim. Herkesin şartları doğrultusunda en iyi seçimi yapmalarıdır doğru olan diyip, başka konuya ve soruya geçeyim, Köşenin delisi çevirmenlik yapıyor da ööle kitapçılara gittiğimizde önünü açacağımız kitaplar da mı çeviriyor :) Çok sevindim, çevirdiklerinin listesini verin yahu! Gittiğimizde sorarız.Ermenilerle ilgili olarak bir sene kafayı sıyırmış bir şekilde yazdıklarımı adres olsa verecem de sana nasıl yapılıyo bilemiyorum. Sen bana mail at, oradan ben sana yazdıklarımı yollayayım :) Ve son, sen lap top mu kırdın?! Allah'ım yarabbim :) Deniz'imi öperim çok çok.

kecilerin cobani dedi ki...

misocum, ben de bu lafi bi yerden hatirliyorum diyorum. tabii ki ilgaz'in da defaatle soyledigi bir cumle. deniz de su siralar sik sik altik bu konuyu kapatalim ve bu konuyu konsmak istemiyolum diyor, bir eliyle de agzimi kapatiyor, risk almamak icin. ben de 'böhenohnehineahohnonoo' diyorum, mecburen. agiz kapaliyken baskasi zor. )))
ekmekcikizciim, normal korkmak, normal gulmek, normal kızmak di mi.. insansın.. aglamak da normal. ne guzel demissin. bu gunun ertesinde ben denize caktirmadan bi kere salak bi kanguru kostumunden ne kadar korktugumu anlattim. sonra da baska birgun aglamamak icin kendimi kasip nasil kustugumu anlattim. bunlar da gercekti sonucta. ))) anasina bak kizini al. ama sonra universitede adrenalin fazlasi olan bir korkusuz (idiyot denir halk arasinda) olup cikiverdim. eski gunlerin inadina belki. gerci ben abim kadar urkek ve cekingen olmamisim hic. neyse bu konu da derin. bunu da yazmak lazim ise baslamadan.....)))
evinkedisicim, aaa askolsun bar bar bagiriyorum burda gunlerdir. )))
kesinlikle katilmiyorum. insanin zeka seviyesine seviye katiyor. kompleks cocuk problemleri cozup, film izleyip bol kitap okumak insanda goncalar actirir bence. o eskidenmis. anneler eve tikilip televizya disinda birseylerle ilgilenemezlermis. müsterih olalim. ben aralikta basliicam ama en son sozlesmede bi sey telimi attirir da imzalamam diye bir rezervim var.. baki...
laptop kirilasi bisii. hic denemedin mi. soyle yapcan. sol eline bi tepsi al, icinde bir kasede corba, yaninda portakal suyu ve billumum guzel yiyecekler olan bir tepsi. sag elinde bir adet oyuncak, sol koltukaltinda bir adet su sisesi (1.5 ltliklerden) sag koltukaltina da laptopu alirsan dusebiliyo. yere duserken bir ara yavas cekim hissi geliyo insana. ama o sirada yemek dokmek laptop kirmaktan daha kotu gibi hissedilebiliyo )) bunlar usengeclikten de vuku bulabilir, veya cok merakli ve ekserimantal:ampirik olaylara takmis olan insanlarin da basina gelebilirr. bu da normal.
kosemin delisi benim cok basarili buldugum bir cevirmen. evet. listesini yazsin, hadi yaz deli. ben yazarim yoksa bak.
mail atiim.

elektra dedi ki...

çobancım, sıpa altı yaşındaydı, kuzenimin ikizlerinin sünnet düğününde böyle bir palyaço vakası yaşamıştık kendisiyle. o gece, bütün akrabalarım benim onlara çemkirmemle bana küsmüştü ki, hala umurumda değildir. korkuyorsa korkusu gerçektir. amaaa bu palyançooooo, korkulur muuuuu? diyenlerin karşısına, evet çok korkunç diyerek çıkıp çemkirmiştim oğlumun duygularını küçümseyenlere. hala da efsane gibi dolanır sülalemde tavrım. aman elektra'nın bebesine laf söylemeyin şeklinde. >: dolansın. umurum değil.bir de benimkine errrrrkekk adam argümanıyla saldırmışlardı ki, ısırabilirdim o an hepsini. ıyyyyyyyhhhhh, sinir oldum bak hatırlayınca. bu arada, del'nin orada yorumlarda gözüme çarptı. hasta mı afedelsiniz denizcim?????? öperim onu.

Adsız dedi ki...

Benim oglusla oyle bir partiye gitmistik, sabun kopugunden balon kacti cocukcagizimin gozune. Butun parti boyunca tek goz kanli, ovustura ovustura bir hal oldu. :o( Hala anlatiyor kuzucugum.

Merhaba!

www.elifsavas.com/blog

kecilerin cobani dedi ki...

elektlacim, haylanim sana. soole gogsunu bagrini yirta yirta diye konustugum haller gibi. )) cok guzel anlatmissin. evet, kardesim, sevimli falan olmuyo bunlar, ustelik gri kiyfafetinin ustune domates soslari gordum. bi de, batman siyah olmaz mi yafu. evet deniz iki adet cok hafif olmayan hastaligi ayni bunyede ayni anda gecirmeye calisiyo. hmmpff.
elif, merhaba. evet, demek hepimizin artik bi parti vukuati var, yalniz olmadigimi bilmek pek guzel oldu bana. ))

Adsız dedi ki...

arçil oyunun kuralı ne ise yerine getiriyor da ben velilerle çok kasıyorum kendimi. ne konuşacağım ben şimdi diye diye edecek tek cümle bulamıyorum. konuşmayı, çocukların sorunları dersleri hakkında dertleşmeyi çok istiyorum ama onların o seri, aktıkça akan cümleleri karşısında hiç bir şey diyemiyorum. gülümseyip duruyorum, sanki bizim hiç sorunumuz yok da onlara anlayış gösteriyormuşum gibi. sinir bir şey oluyorum. bu nedenle velilerin olduğu hiç bir partiye katılamıyorumum. çocuğu kapıdan bırakıp, benim çok önemli bir işim var, gelip alırım 1 saat sonra diyorum. bir kafede oturup çay üstüne kahve içip duruyorum.

işte bu konuyu, bu sorunumu sadece burada açıklıyorum!:)oooh, rahatladım.

yazıyı okuyunca çok eğlendim ben de.

sevgiler.