9 Ekim 2010

Plato ve platipus

Uzun zamandır okuduğum en zevkli kitap. Aydın Boysan tarzı fıkralar falan var ama asıl olay, benim gibi felsefeden çakmaya yetecek sabrı veya formasyonu veya neyse neyi olmayanlara hap gibi birşeyler öğretme fikri.
Türkçesini okudum, hızımı alamadım mamazonda ingilizcesine bakarken bir de sokrates'lisini gördüm. Ama galiba gümrükte takıldı hala gelmedi. Deniz'e duvar takvimi aldım seneye takar herhalde duvara :)
Kitabın tam adı Platon bir gün kolunda bir ornitorenkle bara girer...felsefespriymiş. Thomas Catheart ve Daniel Klein..
Felsefespri dedim de aklıma geldi. Geçen gün çalıştığım şirketin müdürlerinden biri içinde ben de olduğum bir gruba 'hayatın anlamı nedir' ciddi ve kısa cevaplarınızı bekliyorum diye yazdı. Buna şimdi kim ciddi ve kısa cevap verebilir ki? O kadar işim arasında dayanamadım, iki nedenden: bana birşey sorulursa ya da e-posta atılırsa cevap vermeden duramam. ikincisi: bana hitchiker's guide to the galaxy'deki bilgisayarı hatırlattı yazmam lazımdı: ‘Derin Düşünce’ adında bir bilgisayar var, Küçük bir şehir büyüklüğünde. Ona Hayatın, Evrenin ve Herşeyin esas/nihai sorusuna cevap bulması isteniyor. 7 ½ milyon yıl sonra ‘42’ cevabını veriyor. Fakat sorunun ne olduğunu anlayamadığı için cevabının doğruluğunu kanıtlayamıyor. Bunun üzerine daha güçlü bir bilgisayar tasarımı yapmaya karar veriyor. Tasarladığı bu yeni bilgisayarın adı ‘Yeryüzü’. 10 milyon yıllık hesaplamanın bitmesine, cevabın verilmesine 5 dakika kala ‘Vogon’lar tarafından yeryüzü imha ediliyor.
Sonuç olarak soruyu anlamadığımı, ayrıca hayatın kendisinin (per se diyorlar) anlamının olup olmadığını, varsa da zaten bize ne olduğunu, niye bu soruyu sormakla iştigal ettiğimizi anlamadığımı sordum.
Benim hayatımın kendimce bir anlamı var fakat genel anlamda ve kelime anlamı ile hayat denilen şeyin başka bir üstşeyler açısından anlamı olabileceğini, bunu bilsek olayı da bitirmiş olabileceğimizi anlatmaya çalıştım. (burda da anlaşılmayacağını düşünüyorum çünkü ifadelerim eksik, fakat kafamdaki tahtalar tam). Neyse o (da :)) anlamadı ve felsefesprili cevabımın güzel olduğunu, bana anlamlı bir hayat dilediğini eklemiş. :). Sempati duyuyorum herşeye rağmen kendisine.
Kitaba döneceğim, sabırlısı için...
Semantik paradoksunu sevdim mesela, dikkat alıntı yapıyorum: iki tür sözcük vardır: kendi kendilerine gönderme yapanlar (otolojik) ve kendilerine gönderme yapmayanlar (heterolojik). Kısa bir sözcük olan 'kısa' sözcüğü otolojik, gene kısa bir sözcük olan uzun sözcüğüyse heterolojik sözcüklere örnektir. Peki heterolojik sözcüğü heterolojik midir? Otolojikse heterolojik demektir. Yok heterolojik ise o zaman otolojiktir. :)
Bir köyde tek bir berber varmış ve bu berber sadece kendi kendilerini traş edemeyenleri traş edermiş. peki bu berber bu köyde kime traş olur

ya da

'Bu cümle yanlıştır' cümlesi doğru mu yanlış mı?

veya

Başarısız olmayı deneyip başaran kişinin yaptığı hangisidir?

Konu gelmişken, hani kitabı okurken hızınızı alamazsınız fakat bitmesin de istersiniz şeklinde paradokslar da olur ya, bende denk geldi mi çok şiddetli olur mesela,
Bu kitabın son 10 sayfasını işe giderken, arbadan indikten sonra odaya girene kadar okudum. (sapkınca). Ama arada birine rastladım, erken gidiyorum ben işe, o da erken gidermiş genelde, bana şunu dedi: 'okumaya zaman bulabilenler ne kadar şanslı!'. Ben de iyice kibarlaştığım veya iyice aldırmazlaştığım için olabilir, dışımdan değil kendi içimden şunu dedim: 'sen yürüyosun, ben yürüyorum, ikimiz de yürüyoruz, sen yürüyorsun bense yürürken okuyorum, yani izin verirsen :). Benim kadar takıntılı olmaya gerek yok mutlaka ama insan büyük abdestini de yapar, veya kitapta önceliği varsa, okumada önceliği varsa, yatmadan önce, saat sabah 2 de olsa iki satır okuyabilir... Zaman odur işte.. benim de çok tercih etmediğim zamanlar oldu ama zamansızlıktan kitap okuyamıyorum demedim. Kitap okuyamıyorum dedim. Canım istemiyordu, olamaz mı, uyumayı tercih ediyordum, belki hayal kurmayı tercih ediyordum. Ayıp mı, ne münasebet....Şu zamansızlıktan kitap okumama işi beni kaşıyor.. İma şudur: senin işin gücün yok tabii, benim gibi çalışsan sadece uyumayı düşünebilirsin. Kitap okuyan insanın avare olduğu imaları yani komik değil mi

Yarın ya da yakında panterlikten nasıl tavıskışı'na dönüştüğümü anlatabilirim.
Aaaalllkıışşş

6 yorum:

elektra dedi ki...

evet evet, totalinde felsefeyi o denli basitleştirme iddiasıyla hareket ederek olur olmaz fıkraları uysa da kodum uymasa da kodum mantığıyla saçmalarını sevmesem de, bazı fıkralarla cuk oturtabilmelerini sevdim ben ornitorenkli kitabı:)
bu arada, n'aber çobanım, özlemişim hüleyyyn:)

kecilerin cobani dedi ki...

ay yapma yav, şimdik iyice zarif öküz gibi hissetmeye başladım.
oçgeldin :)

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

İzledim sizi roll'uma efen'im! yazınız reca ediciiim!
:))

Andy_Dufresne dedi ki...

...ve çoban döner, yazar yazar yazar ...

Hoşgeldin, iyi ettin : )

Elif Derviş dedi ki...

yahu şu başlıkları koyu renk yap allasen okunmiyı...

zamansızlıktan kitap okuyamamak yalan harbiden de...uydurukluk o...

ee ne zaman buluşuyoruk özlemedin mi beni :(

kecilerin cobani dedi ki...

ekmekcimkızcım, umarım roll'dan kastınız ekmeklen ilgili bişidir ve umarım diildir biz de yeriz..
yani öyle ya da böyle bağrımızın basısınız.

andy: andy dönmez ve yazmaazz yazmaazz yazmaazzz. mı...

ayy yaptım al yaptım, iyi mi böyle, bi de herkesin içinde eleştirmesen beni pdelim? hı?!