Bugün arabada giderken şarkılara eşlik ediyordum. Hep zaten, hep, arabada şarkı söyleyip dururum. Çok da vukuat geçti başımdan. Ben araba kullanırken şarkı söylüyorsam hoşgörülü olurum, kimseye bulaşmam, alttan alırım, önemli olan şarkıyı söylemek, gerisi ya(l)van. Ama gören de beni kendilerine küfrederken yakaladıklarını zannediyor. İyi, dayak yemiyorum. Aman, elime konuşmiim. Evime karaoke istiyorum, en iyisi.
Neyse, arabada babam, annem ve deniz (ve stella var, alt paragraflarda tanıştırıcam.) Babam Tom Waits'i hep Bruce Springsteen'le karıştırıyo (!!). Bugün RAZ çalıyodu (e ya o ya o şu sıralarda başka ne çalcak zaten), babamın ağzından 'bu da Tom Hanks mi, kim bu?' çıktı. Halbuki bilir kendilerini, zamanın yarı-çiçek çocukları ne de olsa. Gül babam gül. (yani hem mecaz hem de sözlük anlamıyla..). Babam şarkı eşliklerimi, senkronizasyonumu ve arada attırdığım doğaçlamaları (kanonlar ve alt/üst sesler, öhööömm..) özel ve güzel buldu (e benim babam, haliyle, yaa bırakın biraz övünsün:-)). O öyle buldukça ben gaza geldim. Öte yandan şahsının müzik kulağına ve bilgisine güvenirim. Geçen hafta emekli oldu ve hemen tamburuna sarıldı, çok uzun zamandır iki ayrı koroya gidiyor, çok da beğeniyorum. Ben, gözleri görmez oluncaya kadar babaanemin ud çaldığı, büyük amcamın tambur çaldığı fasıllarla her hafta kulak doldurmuştum, küçüklüğümde. (nası, küçük bi çocukken aynanın karşısında şarkı söylerdim hep diyen popcuklarımıza benzetebildim mi kendimi?)
Bana 'sen müzikle ilgili bişiiler yapsana' dedi babam ve benim içim cız cız etti, sonra bi de coz etti (lafın üzerine hemen biraz su içtim). Zamanında tüm müzik hocalarımın beni konservatuara yönlendirmelerini hatırladım. Sonra ortaokul sınavında frenk dilli bi okulu kazanınca babamın dediğini de hatırlıyorum: 'bir dil bir insan...' :-) . Yok hayır, ebeveynimin beni hayata yönlendiriş biçimini beğeniyorum, benim için en iyisini istediğini de biliyorum, aynı zamanda bu yollardan geçmiş olmak da beni tatmin ediyor. Fakat insan nankör bi yaratık, noolurdu diye düşünmeden de duramıyorum. Bi bok olmaya da bilirdi, şimdi sanki çok bişii oldu ya. Neyse bu işler adamı şişler, unutalım.
Stella dedim. Deniz bi Barbie filmi izlediğinden beri 'ben Balbiyim, sen elikasın (erica)' diye geziyor. Allah, dedim, Barbie manyaklığı başladı, allaam seni beni koru, naapcaz? Ama artık barbie falan hikaye, Winx ve Bratz diye şeyler çıktı. Amaaan yarebbim, 4 yaşına bile daha gelmemiş çocuk winx kızlarından olmak istiyo. Bunlar, barbie'den farklı olarak bi de peri, yani cadı falan yaaaa. Yok sihir güçleri gelince kıyafet değiştiriyolar, hepsi bi ince uzun vücut, bi güzel gözler, makyaclar, pipilerinden asılası pozcu pozcu erkek arkadaşlar ...
Diyorum ki Deniz'e, 'ya bi düşünsene bu kızlar kocccaman topuklu ayakkabılarla nası koşarlar mümkün değil, sonra o incecik kıyafetlerle popoları donar, bunlar gerçek değil ki.' Bi düşünüyo sonra yine 'Ben Byum (bloom) oliiim sen de miüyza ol (miusa). Şimdi biz sihil yapıyomuşuuuuzzzz, hadi kıyafet bulalim kendimize'. Sonra yağmur yağarken, zürefanın düşkünü, plaj kıyafetleri üzerimizde, onları giyebilmek için evden dışarı çıkmayan bi yavru. Alttan gir üstten çık, onu dışarı çıkart, anlaş, paktlar yap, iş anlaşmaları şeyet, haayyt ruhum daraldı, ühühühühüü!
Bugun uyuyan guzel barbie'yi almaya gitmiştik, söz vermiştim, uzun zamandır istiyordu. Gittik, barbie'lerin yanından geçmedi, winx'leri görünce cozuttu. Stella'yı almaya karar verdik. Yahu nası oyuncak bu böyle tam 4 saat elinden düşürmedi ve dünyayı gözü görmedi. Uyumasaydı hala devamdı, 4 saatin sonunda uyurken de saçlarına yapışmıştı, zor ayırdım. (Evet harika di mi, bu hafta ilk olarak bugün gündüz uykusunu uyudu heyoooo).
Ama hakikaten çok korkuyorum, noolcak bu kızların hali? Şu güzellik, süslülük, şu incelik, çıtçıt olma halleri ve aman kanım donuyo şu anorexia'lar bulimia'lar.
Ya annecim yaaa!
Neyse, arabada babam, annem ve deniz (ve stella var, alt paragraflarda tanıştırıcam.) Babam Tom Waits'i hep Bruce Springsteen'le karıştırıyo (!!). Bugün RAZ çalıyodu (e ya o ya o şu sıralarda başka ne çalcak zaten), babamın ağzından 'bu da Tom Hanks mi, kim bu?' çıktı. Halbuki bilir kendilerini, zamanın yarı-çiçek çocukları ne de olsa. Gül babam gül. (yani hem mecaz hem de sözlük anlamıyla..). Babam şarkı eşliklerimi, senkronizasyonumu ve arada attırdığım doğaçlamaları (kanonlar ve alt/üst sesler, öhööömm..) özel ve güzel buldu (e benim babam, haliyle, yaa bırakın biraz övünsün:-)). O öyle buldukça ben gaza geldim. Öte yandan şahsının müzik kulağına ve bilgisine güvenirim. Geçen hafta emekli oldu ve hemen tamburuna sarıldı, çok uzun zamandır iki ayrı koroya gidiyor, çok da beğeniyorum. Ben, gözleri görmez oluncaya kadar babaanemin ud çaldığı, büyük amcamın tambur çaldığı fasıllarla her hafta kulak doldurmuştum, küçüklüğümde. (nası, küçük bi çocukken aynanın karşısında şarkı söylerdim hep diyen popcuklarımıza benzetebildim mi kendimi?)
Bana 'sen müzikle ilgili bişiiler yapsana' dedi babam ve benim içim cız cız etti, sonra bi de coz etti (lafın üzerine hemen biraz su içtim). Zamanında tüm müzik hocalarımın beni konservatuara yönlendirmelerini hatırladım. Sonra ortaokul sınavında frenk dilli bi okulu kazanınca babamın dediğini de hatırlıyorum: 'bir dil bir insan...' :-) . Yok hayır, ebeveynimin beni hayata yönlendiriş biçimini beğeniyorum, benim için en iyisini istediğini de biliyorum, aynı zamanda bu yollardan geçmiş olmak da beni tatmin ediyor. Fakat insan nankör bi yaratık, noolurdu diye düşünmeden de duramıyorum. Bi bok olmaya da bilirdi, şimdi sanki çok bişii oldu ya. Neyse bu işler adamı şişler, unutalım.
Stella dedim. Deniz bi Barbie filmi izlediğinden beri 'ben Balbiyim, sen elikasın (erica)' diye geziyor. Allah, dedim, Barbie manyaklığı başladı, allaam seni beni koru, naapcaz? Ama artık barbie falan hikaye, Winx ve Bratz diye şeyler çıktı. Amaaan yarebbim, 4 yaşına bile daha gelmemiş çocuk winx kızlarından olmak istiyo. Bunlar, barbie'den farklı olarak bi de peri, yani cadı falan yaaaa. Yok sihir güçleri gelince kıyafet değiştiriyolar, hepsi bi ince uzun vücut, bi güzel gözler, makyaclar, pipilerinden asılası pozcu pozcu erkek arkadaşlar ...
Diyorum ki Deniz'e, 'ya bi düşünsene bu kızlar kocccaman topuklu ayakkabılarla nası koşarlar mümkün değil, sonra o incecik kıyafetlerle popoları donar, bunlar gerçek değil ki.' Bi düşünüyo sonra yine 'Ben Byum (bloom) oliiim sen de miüyza ol (miusa). Şimdi biz sihil yapıyomuşuuuuzzzz, hadi kıyafet bulalim kendimize'. Sonra yağmur yağarken, zürefanın düşkünü, plaj kıyafetleri üzerimizde, onları giyebilmek için evden dışarı çıkmayan bi yavru. Alttan gir üstten çık, onu dışarı çıkart, anlaş, paktlar yap, iş anlaşmaları şeyet, haayyt ruhum daraldı, ühühühühüü!
Bugun uyuyan guzel barbie'yi almaya gitmiştik, söz vermiştim, uzun zamandır istiyordu. Gittik, barbie'lerin yanından geçmedi, winx'leri görünce cozuttu. Stella'yı almaya karar verdik. Yahu nası oyuncak bu böyle tam 4 saat elinden düşürmedi ve dünyayı gözü görmedi. Uyumasaydı hala devamdı, 4 saatin sonunda uyurken de saçlarına yapışmıştı, zor ayırdım. (Evet harika di mi, bu hafta ilk olarak bugün gündüz uykusunu uyudu heyoooo).
Ama hakikaten çok korkuyorum, noolcak bu kızların hali? Şu güzellik, süslülük, şu incelik, çıtçıt olma halleri ve aman kanım donuyo şu anorexia'lar bulimia'lar.
Ya annecim yaaa!
19 yorum:
Sevgili çoban,
Biir, korkma yahu, senin gibi annesi olan bir yavlu'nun anorexia'sı filan olmaz.
İkkii, Deniz gibi güzel ötesi bir yavlu her haliyle güzel olur, kompleksi olmaz (aslında bu pek belli olmaz, ancak gerzeklerle iştigal etmezse güvenli demektir)
Üüçç, müzikle uğraşmak için geç değil. Bir sürü adam/kadın yazıyorsun, bir şeyler bildiğine işaret diye düşünüyorum. Ben yazdıklarını pek bilmiyorum, adını bilsem müziğini bilmiyorum. Dufresne'den referanslıyım. Belki de bir dergiye filan yazmalısın. Olabilir mi?
Gel salı gell ;)
bir:Miso, yani valla cok tesekkur ederim. amafakat, belli mi olur, hangi ortamlar ne kadar noolur. bııy. benim sahane kuzenimin dunya guzeli kizi lisebirdeyken diyet yapmaya baslamisti öldüm dirildim :(((
üç: yok ya miso ben konuya yakin olan herkesin bildiklerini aynı agizdan bi kere daha soyluyorum gibi hissediyorum, kimler var etrafta hani ben kiiim dergiye yazmak kiim. ama benim istigalim direkt soylemek olurdu sanki soole bi tori amos, bi k.d.lang, bi hande yener :-)))))
iki: dibine kadar haklısın
gel salı gelll;) -bi l fazla yaptım, farkındaysan.-
miso, yani iki'nin parantez ici kısmını diyorum.
Çoban,babacığının (hani o sizle birlikte geçirdiğim tatilde)yemek masalarında annenin de eşlik etmesiyle ne güzel şarkılar söylediğini unutmadım :)) Hatta ben ilk ve son rakımı babanların masasında denemiştim.Nefret etmiştim gerçi, hala da sevmem (anason ıyyy) ama (nazarım değmesin) sizin aileyi hep örnek bir aile gibi görmüşümdür ben. :)
Bi de... tori amos dedin kalbimden vurdun beni... söle de dinleyelim :))
söölüyom: helo mistır zibiraaa ken ay hev yor svetır koz its coldd colddd colld in may holl hooll hoolll (komen komen'lerin label'i olsa ultra super geyik etiketini basmıştık, salıya artıkın)
rakıya ıyy anason denmez, ayıp yani.
Çok güzel söylemişsin aaaaazına saaaaalık :D Gelince canlısını isterim ona göre
hande yener de söölicem ona göre gel. :-)))
Hande yener söyliceksen ben ceket giyip geliyim ki şarkı bitince yakarız :) K.DElisi peçete savursun ve Miso'da eller havaya yapsın :)
Tori Amos ---A Sorta Fairytale yada Alanis Morissette'ten ne varsa söylersen seviniriz :) Repertuarımda yoktu deme diye önceden haberde verdik. Arsız ve düşünceli misafir tipine örnek ; ben :)
oo pek maşallah, denizde balik, sizde genel kultür, sayin dufresne.
yok hicbisi soolemiycem, agzim dolu olacak zira. calariz fakat. (muzikcalar tabi)
Merhaba sayın çoban,
Erkan oğur gitara 20 yaşında başlamış 20 yıl sonra virtüöz olmuş.sadece iyi bir müzisyen olmak için bu sürenin 3 te biri yeter heralde:)
Ama illaki Hande yener diyorsanız kendisi piyasaya girdiğinde oğlu deniz kadarmış galiba( bu kadar da ilgiliyimdir yaneee:))
Ya kıvır çok teşekkür ederim. Ama öte yandan, benim en beğendiğim dişi ses virtüözü de benden yedi yaş gençken ölmüş :((
senin de genel kultür andy'den aşarı kalmıyo valla helal olsun :)))
ben zaten öölemesine konuşuyorum, o kadar yetenek olsa kimse tutamazmış!!
Kim o? Janis Joplin mi? Yani genç ölen ve senin sevdiğin türden çatlak sesli olan bi o geldi aklıma, o açıdan şeyettim:))
deli, odur.
catlak, evet, ama hakikaten kendi sesinin uzerinde cok buyuk bir tahakkumu vardir. bizden de zerrin ozer de neredeyse o performansi gosterir. keske hep caz soyleseymis. :-(
Bendeki genel gültür süperdir, belki kim 500 milyar ister yarışmasında telefon jokeri olamam ama Laila' ya gitsem hiç zorluk çekmem :))) hoppaaa
Hiç sevmem Zerrin Özer'i..
hiç caz söyleyenini duymamış olabilir misin, ondandır. ifadeni alıcam deli, bi sütten kes de..
laila ankara taşrasında da var biliyosundur mutlaka andy, toplantıyı oraya mı kaydırsak naapsak.
kıvır, sayın deli de süper bi hitap olmuş, arada kaynamış, özür dilerim. :)))
Bi kerem Kıvır "sayın deli" değil, "sayın çoban" demiş...kafayı benle bozdun sen de haaa :)))))))
hiihi, pardon ya, hakkaten :-))
Yorum Gönder