28 Haziran 2007

Cilve nedir, nasıl yapılır? (Dummies guide to coquetry)

Cilve şart bir derstir. 4 kredidir. Kalırsanız zora girersiniz iş dünyasında.

Kadınlar için daha önemli bir derstir. Çünkü bütün beyler cilveye tav olacak kadar salaktır ve tüm kadınların da 'cilve nedir, nasıl yapılır' doğuştan kodlarına yazılıdır. Başka türlü pazarlama veya satış yapılmaz. Bacaklara kredi, gülüşe kredidir.

Cilve, bugün 42 yıllık minik devlet emeklilik ikramiyesini yine dövlet bankasından çekip beğendiği bankaya yatırmasını engellemek üzere kıvrılmış ve boyanmış birkaç kirpiktir. Mavi göz ve büzük dudaktır. Kafayı yan yatırmaktır ve çençen olmaktır. ' Ehihihe, ilahi' diye gülmektir.

Şirretlik ise bunun tam ucunda olup cilveyle işini kıvıramayanların umutlarının tükendiği anda takındıkları tavrın adıdır.
'O kadar da göz süzdüm, ne biçim adam bu'dur.
'Madem öyle işte böyle' dir.
'Benden sana kuruş işlemez' dir.
Maalesef böyledir.

Babam bankoya yaklaştığında normal bir anguttur, o kadınca. Surat limon üstüne gezdirilmiş nar ekşisi tepkisindedir. 'İkramiye aliim ben' deyince gözler süzülür hareketler ve tavır değişir ve şirretanası birden gözleri kırpmaya, kafayı yana yatırmaya başlar. Bilmiyor ki benim babamın gözleri onunkilerden daha mavi ve gülüşü daha da güzel.

'Aooaaoooaa, bunun hepsini çekmiicez di miii. Aşşjjjkoolsuuaaaan'
Benim babam cilveye karşı durur:
'Hepsini çekmeyi düşünüyorum'
'Aaaaooaaa, ama niyeeeaaaieeee'
'Çünkü ben bankanızdan 40 senedir az çekmedim, artık uğraşacak halim kalmadı'
'Ahaaa, demek siz de yabancı bankalara vıdı vıdı..'
(Buyrun burdan yakın, hemen milliyetçilik propagandası)
'Sizin bankanız işini doğru düzgün yapsaydı başka yere gitmezdim'
'Ama bizim üstümüze o kadar iş yüklediler ki beyfendi. Bizim çektiklerimizi kimse çekmedi..'
'Hanımefendi, bakın bana, ben biliyorum, çünkü bizatihi kendim ben Z. Bankasıyım'
Şimdi burda kalbime bıçak saplandı. Bu lafın anlattıklarını, çağrıştırdıklarını ordaki kadın falan anlayamaz. Çok ince bir laf ama çoook kalın bir hayalkırıklığı barındırır içinde. Kalbi yamultur.

Bu arada ben araya katalizör seçtim kendimi. 'Parayı nasıl olsa ben ele geçiricem, siz benle konuşun' diye bir nükte yaptım, kadın suratıma bakıp bir nevi 'sen sus bakayım bacaksız' dedi bana. Bakışlarını iki saniye içinde baypara'ya çevirdi. 'Bebenizi de getirmişsiniz beyefendi. Kenarda otursa ya o, biz şu para işlerini konuşsak?' derden farksız.
Altta kalır mıyım? Hayır. Kalmam. Hemen banko arkasından parmakucu kalktım. Tüylerim olsa kelfatma olacağım. Yani, var birkaç ama, o kadar da kabartamıyorum henüz.
Bir beş dakika sonra : 'Valla bilmiyorum, hanfendi benimle konuşmuyor bile' dedim.
Kadın da karşılık olarak bana şunu:
'İlk önce babanız sizin hesabınıza parasını yatırsın, ondan sonra sizinle konuşmaya başlııcam'
Hiyeyyyyyt. Tutmayın beni.
'Bakalım o zaman ben sizinle konuşacak mıyım?' dedim.
Dedim tabii. Yine olsa yine derim.
Ama yine de 'aahhahahaha' diye güldük. Naapsın kadın. 'Git manyak kadın, git kendini at pencereden' desem 'gidiim efenim' diyecek modda.

Kadın cilvesinin doruklarındayken babam parasını hemen çekemeyeceğinin idrakına varmıştı. Mümkünse süründürülmeliydi.
'E ama nasıl olur, 'hesaba yattı' diye yazıyor burda. Bakın siz de okuyun: oooonlaaayyn'
'Sabahtan arasaydınız verirdik.'
'Ne arayacağım hanımefendi, döviz mi istiyorum sizden, YTL istiyorum, bu kadarcık da paranız yok mu yani?'
'Bankada işler böyle yürümez beyefendi'
'İşte buyrun ben bundan bahsediyorum deminden beri'
'Size öyle geliyor olabilir ama her bankada böyledir 'fenim.'

Şirrete dönmek üzereki son cilve kirpikler şunu dedi:
'Şu kadar paranın eft'si şu kadar 'oha' para tutar beyfendi. '
Sanıyor ki 'öh o zaman, iyya bayan. Hazine bonosunuza bi bakiim.' diycek. Hiç de bile! Şunu dedi babam:
'Umrumda diiil, hepsini yatırın o bankaya. '

Birden kadın sen bi manya. Anaa, iki dakika evvel süzüm süzüm süzülen gözlerden şimşekler çıkıyor. Ses olabildiğinin ötesinde kalın. Daha birkaç saniye önce incecik, bülbül gibi bi sesle şakıyan hanım birden karanlıklar kraliçesi bayan darkovski oldu. Annecim.
Şuraya imza, buraya imza. Bi daha imza beyfendi.
Bi de telfon numarası!
Alta beyefendi, altaaaa!
Emrediyor.

Kahrol kadın.


2 yorum:

miso dedi ki...

Aman çobancım,

Cilve derken, mavi göz derken BABAM deyince, eyvah dedim çoban babayı ebeledi. İçlerimdeki bütün kelebekler havalandı. Bu durumda ucuz atlatmış oluyorsunuz cidden :)

Bir de babanın "bizatihi ben kendim ziraat bankasıyım," lafı çok dokundu bana. Ben de biraz öyleyim galiba yaaa. MOralim bozuldu.

marruu

kecilerin cobani dedi ki...

hayır misocum, canım. babam hayatini vakfetti. iflah olmaz bir devletciyken, iflah oldu ve 60'li yaslarda herseyi sorgular oldu. çok parlak biriyken alakasız yerlerde buldu kendini.
bu simdi saçmasapan bi durum.
apayrı bir yazı konusu, ki yazamayacagim bir konu.
kendini vakfetme,ama cok istiyorsan, en azindan kendine vakfet gibi bir moto oluştu bende tum bu deneyiminden.(arkasına bi siklet gelirse hoş olur, hız olur falan)
nebliim kafa karisikken beşamel sos bile yapılamıyo tarafımdan.
öperim.