Sayfayı sıfırlayayım istemiştim. Ama Mr.jones falan gibi şeyler elime yapışıyor. Bir türlü ayrılamıyorum zat-ı muhteremden....Hatta 'daha fazla koyayım, daha fazla koyayım, dahaa, dahaaaa' yankısıyla cadı bir ses dolaşıp duruyo yukarıda (/içerde/bir yerde)... Gözlerim pörtlüyor, kalbimin gümp sayısı artıyor.
Bugün pek bir keyfim yerinde, 1300 fiiitte dolaşıp duruyorum. Şiddetli bir hava akımı veya yakıt tükenmesi gibi aksaklıklar olmazsa bir müddet dolaşacağım, kesin.
Biraz da kendime mi makyaj yapsam diyorum..
Şimdi soru şu: erken sevinmek mi iyidir, yoksa sevincini, aksak gidebilecek durumların mümkün varlığıyla ertelemek mi iyidir? İlkinde günü yaşarsın, ikincisinde mutluluğun tam olur çünkü (bir önceki yazıya referans olarak) zemberek boşalır. Biriktirir biriktirir öyle patlatırsın. Ben hep ilkini yaparım, bu elimde değil. Zorlanacak bir durum da değil, yaradılış mı diyelim, öndeğer mi diyelim, artık ne dersek onu diyelim.
O kadar farklı hissediyorum ki bugünlerde, gidip kendime parmak arası bir şıpıdık bile alabilirim. Deniz'in var ve çok ustalıkla kullanıyor. Özeniyorum.
Bir ara planöre takmıştım, sadece Eskişehir'de ders verdiklerini öğrendiğimden beri unutmuşum. Biraz önce hatırladım.
Bu uçma heveslisi insan mini bir lolılkostıl'a binince, tam önünde oturan bebesinin dörtdörtlük bir adrenalin manyağı gibi zevkle haykırış ve kıkırdamalarını duysa bile ilk seferde gözlerini kapayabiliyor. Nasıl bir durum bu, tarif edemiyorum.
Kendimi mi kandırıyorum ne oluyor?
Bugün pek bir keyfim yerinde, 1300 fiiitte dolaşıp duruyorum. Şiddetli bir hava akımı veya yakıt tükenmesi gibi aksaklıklar olmazsa bir müddet dolaşacağım, kesin.
Biraz da kendime mi makyaj yapsam diyorum..
Şimdi soru şu: erken sevinmek mi iyidir, yoksa sevincini, aksak gidebilecek durumların mümkün varlığıyla ertelemek mi iyidir? İlkinde günü yaşarsın, ikincisinde mutluluğun tam olur çünkü (bir önceki yazıya referans olarak) zemberek boşalır. Biriktirir biriktirir öyle patlatırsın. Ben hep ilkini yaparım, bu elimde değil. Zorlanacak bir durum da değil, yaradılış mı diyelim, öndeğer mi diyelim, artık ne dersek onu diyelim.
O kadar farklı hissediyorum ki bugünlerde, gidip kendime parmak arası bir şıpıdık bile alabilirim. Deniz'in var ve çok ustalıkla kullanıyor. Özeniyorum.
Bir ara planöre takmıştım, sadece Eskişehir'de ders verdiklerini öğrendiğimden beri unutmuşum. Biraz önce hatırladım.
Bu uçma heveslisi insan mini bir lolılkostıl'a binince, tam önünde oturan bebesinin dörtdörtlük bir adrenalin manyağı gibi zevkle haykırış ve kıkırdamalarını duysa bile ilk seferde gözlerini kapayabiliyor. Nasıl bir durum bu, tarif edemiyorum.
Kendimi mi kandırıyorum ne oluyor?
8 yorum:
Amanin ne keyifli yazmışsın, nazar değmesin :)) Ben sevinci sonraya, yani kesinleştiği ana bırakanlardanım galibaç Yapı işte. Kendini ve duygularını kontrol mekanizması bende fazla çalışıyor sanırsam. Sen de demişsin ya, ilk seferinde heves yapıp sonra hayal kırıklığı yaşamaktansa, tutup tutup sonra sevinmek ... öfff ne sıkıcıyım yaaaa :D
biliyorum seni ben. yoordun dişi versiyonusun sen.
siz de böyle olmuşsunuz, olsun, naapalim yani hnehehehehe...
aman nazar değmesin. uç biraz açılırsın.
bense şöyleyim, diyelim çok sevineceğim bir şeyler oldu, her şey yolunda, uçmak lazım yani özetle. muhakkak ters gidecek bir şey düşünüp onun gerçekleşeceğine takıyorum kafayı. sevinememe bozukluğu diyolar piskolocide buna herhal. kötü bi huy.
cay, senin gunluk sevinebilme kapasiten de varıdı? kalmadı mı hiç, deme...
Çay da mı oğlak yoksam? :D
valla aslında seninkisi en güzeli yani bi terslik çıksa bile önceden sevinmem yanına kar kalıyor, ben hep sonrasını beklerim,o zaman da beklemenin rehavetiyle çok sevinemem..sevinmek lazım uçmak lazım...öyle de geçiyor böyle de...
o dediginiz cay,
tam bir yay.
aman kafiyeye bak, ayyy...
:-)
deli, siir durumlarim nasi gelisiyo goruyo musun?
ama uzun w&s, her zaman degil. o da iyi oteki de. o da kotu, oteki de..
bakma sorduguma, iyi kotu yok aslinda.
aaaa ben çok severim yayları
Yorum Gönder