26 Eylül 2007

Kuşşşştt

Kafayı yiycem lafını sadece vejetaryenler kullanmalı. Yoksa etbeyinlilik tescillenmiş olur ki hiç iyi olmaz. Kuş beyinli deyişi de kesinlikle tesadüfi değil. İkisi de bugünkü yazımın konuları.
Çıldıracaktım bugün.
Kuraklık ve tadilat dolayısıyla çimlerimizin bir bölümünü kaybetmiştik.
Havalar serinledi. Şebeke suyu kullanmayalım diye ayrı depo yaptırıldı. Hidrofor eşliğinde sulama sistemine başlandı. Güzelce çim tohumları, gübreleri alındı ve özenle yama yapıldı.
Hatta kuşlar tohumların birazını yer diye bolca çim tohumu atıldı.
Kuşlar naaptı. 'Oooo abi, ramazan diye galiba, tohumları artırmışlar, sülaleni topla da gel' diye çevrelerini organize ettiler.
Yandaki teyzenin pis kırık bi toprak kabın içinde 'şapırtt bir sürü ekmek' ziyafeti de bölgenin 'bi uğrayalım dedik, aaa yemek mi yapıyodun şansa bak çok da açım' kuşlarının nüfusunu her geçen gün artırıyor zaten. Teyzenin hiçbi yeri yemiyo bittabii kendi bahçesine koymaya, hafiften ayağıyla bizim oraya ittiriyor. Her sabahki rutin işlerimden biri de onun hareketini ters tarafa ifa etmek. Yine ayakucuyla, eller cepte gözler havada ve ıslık çalarak. Ama hiç konusu geçmiyor aramızda. Teyze zaten bana birşey diyecek olursa bir zahmet buyurmuyor veya telefon falan etmiyor. Apartmanlararası camdan cama karşı komşu çağırma seremonisini aynen uygulayarak çatlak sesiyle bağırıyor 'Çobaaan, Çobaaeaeaaaan.' Bir iki de değil, on kere falan. Duymamış ayağına yatarsam tüm site 'Çobaeaeann baksana şuna bee' diye bağıracak diye korkuyorum.
Konu dağılmasın. Bugün mutlu mesut dışarı çıktım. Anında saçlarım diken diken tam tepede toplandı -ki yolması kolay olsun- .. Tüm topraklar seramiklerin üstünde, çim tohumları ortada. Birkaç sülale birarada gelmiş, iki salise kadar kafalarını kaldırıp baktılar ve anında pırrrr. Ama nasıl pıırrrr, sanki Hitchcock'un kuşlar filmindeyiz. Nereye gittiler? Bahçenin ağaçlarının üstüne. 'Ulan gidin' diyorum bööööööööle bakıyorlar. Hüüüstt dedim ama nafile. İçeri girdim su içtim çıktım, 15 saniye sürmüştür. Bunların hepsi yine yerde. Allahım naaapıcam. Hemen sulamaya kalktım. Daha da kötü oldu. Onlar için muhteşem tabii, kuru kuru yiyceklerine sulu tencere yemeği, ekmeği ban ban öyle ye..
Bir oraya koştum bir buraya. Kafa çalış, çalışsana....
Deniz'in kendi boyunda bir bebeği var. Mavi mavi ışıltılı bir Yasemin. Alaaddin'in kırığı var ya hani.. Esmer hafiften. Aldım bir sandalye oturttum üstüne. Koydum yan tarafa. Ehehehe, çok akıllıyım.
Deniz'i okuldan alıp geldim. 'Hiiiyaaaaaaaaaaaa, naaptın Yasemin, orda saksı gibi oturmanı anlıyoruz da hiçbirini kovamadın mı? Yazıklar olsun sana verdiğim paraya.' Bu sefer biraz kumru veya güvercin de buyurmuş. (iki türü pek ayıramam)
Tekrar tavafa başladım. Yoruldum. Deniz'i bahçede kuş kovalama partisine davet ettim. Eğlenceli. 'Şuraya da koş kızım, aha bak tam arkanda iki tane var, koooooşşş'. Ehehe, çocuğa hayvan sevgisi aşılayıp üstüne 'kovala, gittt pis kuşşş'. Çocuğun kodlar karmakarışık.
Üşenmedim gittim sebzeler için satılan özel böcek möcek uzaklaştıran naylonumsu örtülerden aldım. Daha örtmeden softlight da olsa bir ampül belirdi kafamda. Bi yarım saat önce yansa şu nalet ampül masraf yapmayacam. Neyse kullanırım nasıl olsa. Yeni fikir şu, Yasemin'e biraz renk, biraz hareket.
En çok ziyaret edilen yere dayadım sandalyeyi, üstüne Yasemin'i ayağa diktim. Bir kolunu ve çaprazdaki bacağını havaya kaldırdım. Saçlarını tepede fıskiye şeklinde topladım. Manyak bi havası oldu. Tabii lök diye ortada biraz komik oluyor. Bunun da çaresi bulunur. Yoldan geçecek kişi, hakkımızda menfi düşünmesi sakıncalı kişilerden ise hemen dışarıya koşulur, Deniz duymayacak şekilde 'Kızııım, akşam oluyor artık gel bebeğini burda unuttun, Aaa, iyi akşamlar hanfendi, iyi akşamlar beyefendi, ehehe, çocuk şeyetmiş'. Biraz ihanet oluyor ama artık ne yapayım, göze alamıyorum.
Peki nooldu? Bir kuş bile göremedim, gün gece oldu.
Bilmiyorum bunlar topladıklarını hastaya yatalağa götürüp orda mı iftar açacaklar?
Ya da kuşbeyinli lafının tescili ahanda budur işte.
Halbuki kuş sesi severim ben, özellikle uyanırken. Şimdi kabus gibi oldu.
Şu çimler çıksın yine sevicem. Söz..

10 yorum:

EKMEKÇİKIZ dedi ki...

Çoban Hanım,
Yahu, siz ki firar etmiş keçileri bile toparlayıp biraraya getirebilir bir insansınız, el kadar üç-beş kuştan mı korkuceksiniz?
İnanamam!
=))
Suracığa yazdığım linke bir bakınız. Eminim kuşları uzak tutatrak çimleri büyütmekle ilgili yararlı bilgiler olacaktır.
http://bahcevan.com/

Kolay gelsin.
:))

elektra dedi ki...

:))))))))))))))))
ve de:))))))))))))))) ve de hain çoban, uykumu kaçırdın yaaaa:))) ardından:))))) allahım, çok güldüm çoban be. allahta seni güldürsün. bu arada tam bu psikolocideyken sen, bloguma bak, sobelendin kızııımmmm, sobeeee yani. ama allahaşkına kuşlarını getirme. beni biliyorsun, kuş mu? kışşşşttt, kışşşt.

kecilerin cobani dedi ki...

ekmekcikiz, vallahi su siralar pek de basarili bir coban sayilmam. :( ama guvenoyu icin de pek tesekkur ederim. internetin altini ustune getirmistim de turkce yapmamistim. cok faydali bilgiler edindim. cim+kuş sorunum baki ama maalesef. sukranlarimla.

kecilerin cobani dedi ki...

elektlacim.
hehe ve hee. uyuma yaaa. gece geyik cevirmece yapariz. ben de yavas yavas gulmeye basladim.
ebeyim ha. tamam. mutlaka. bundan sonraki yazi odur. bundan sonraki uc yazi mi desem, sevmediklerimmis de..
:) Kuş mu, nerde, gittt kıştt hüsst..

Elif Derviş dedi ki...

hahahahahahahahahahaha

daha yazıyım mı hahahahahahahaha :))))))))))))))

Ya biliyorum, tahmin ediyorum ne kadar sinirlendiğini kuşlara ama çok komik anlatıyosun napiim :D Senin gözlerini, suratının aldığı şekli, kışt kışt deyişini falan getirdim gözümün önüne çatladım burda...

bi de müjdeeeeeeee ağaçkakan da sobelemiş bizi, seni beni misoyu :)))) alllaaaam içimde sobe ağacı çıkcak valla bu aralar

kecilerin cobani dedi ki...

deli seni bahceye alsam ben. yan taraf bos kaldi, caprazlama bacak ve kol kaldirabiliyo musun bakiim? kaldir bi.. hmm.
toplak'ı da ben alayım.
evet, gordum. iki kere ebeyim. sirayla yazicam, yariiin ve oburguuun diye planliyorum.

Elif Derviş dedi ki...

ben hepsini bi seferde yazdım hehe

Andy_Dufresne dedi ki...

Bi rüzgar gülü alıp bebeğin kafasını merkezine koyablirsin, sonra kol ve bacaklardan en kolay çıkanları dönen kısımlara uygun montaj seçenekleriyle kaynatıp sanki kuşlara tekme sallıyomuş, tokat atmaya çaşıyomuş havası yaratabilirsin. Hele ki yeterli rüzgar çıkıp kollardan biri fırlayıp bir kuşa isabet ederse, osmanlı şaplağını yiyen kuş için çok ikna edici bir GELMEYİN mesajı olabilir :)

Kuşlar arasındaki imece çok az canlı arasında vrdır. Bunlar uçarken bile V şeklini tercih ediyo, en öndeki kanadını vurup havayı ittiğinde arkadakilerde daha az enerji harcayarak kanat çırpıyo, sonra en öndeki yorulunca bi başka kuş ile yerdeğiştiriyo. İnsan birine kuş beyinli derken durup düşünmeli bence :) Adamlar çok iyi Fizik biliyo :))

kecilerin cobani dedi ki...

hic de bile. bana ne fizisyen kuslardan. bu haydutlarin birak v'yi ok seklinde uctuklarini bile gormedim. bunlar tam kaotik ucuyolar. sakin simdi de bana kaos teorilerinden bahsetme vallahi na suracikta dusup bayilirim.
ruzgar gulu cozumu iyiymis ama denizin kolundan uzun agir plastik bi kolu tasiyabilmesi icin saglam bi malzemeden ben kadar bi ruzgar gulu bulup bi de onu nasi yapistiracagini dusunedururken kış gelicek zaten..
kuzenim de bana cd onerdi. cd parlayinca korkoorlarmis.
bi de beyinlerine laf ettirmiyosun. ehehe...

Elif Derviş dedi ki...

hayır rüzgar gülü iyi de...ya ters teperse..düşünsene hepsinin çobana doğru uçtuunu