26 Mart 2007

Devam mahiyetinde..

Başladım ya albümlere, biraz daha ekleyeyim dedim. Tutabilene aşkolsun.
1.
Modern Times 'a uzun zamandır baştan sona dinlediğim ilk albüm demiştim geçenlerde. Fakat bir müddettir elimde olan Ben Harper'ı harcamışım. Özür diliyorum.
Both Sides of the Gun.
İki cd'lik albüm seti.

İlk cd, beyaz. Ak yani. Biraz baladımsı havaları var. Sweet Nothing Serenade, güftesiz. Güftesiz bir şarkı bu kadar güzel olur. Diğerleri arasında ayrım yapıp yazamayacağım hepsini çok beğendim. Klasik Ben Harper tadında ama daha da usta işi.
İkinci cd, siyah. Kara yani. Both Sides of the Gun ve Black Rain funk-rock. Var mı böyle bi janr ben bilmiyorum ama uydurmak serbest. Get it Like You Like It rolling stones şarkılarını andırır gibi. The way you found me ise blues.
Adam çok iyi bir şair, inanıyorum. Please don't talk about murder while i'm eating gibi benim seveceğim şarkı sözleri de var. Bir sevdiğim şey de adamın her albümüne bir logo koyması.


2. Nick Cave & The Bad Seeds. Yine ikili albüm seti. Abattoir Blues ve The Lyre of Orpheus. En azından bir senedir evde dinlendiği ve hiç tavsiye mahiyetinde yazılmadığı için çok ayıp etmişim.
Nick Cave'i sevenler sever, bilenler bilir. Her ne kadar ilk defa dinleyecek olanlara bu albümü önermesem bile Murder Ballads'dan sonra yapılmış en güzel albüm diyebilirim. Ayrı ayrı teker teker şarkılar yerine iki saatlik bir konser gibi dinletiyor albüm kendini.


Abattoir Blues daha karanlık, daha kasvetli biraz gotik; The Lyre of Orpheus ise daha melodik. The Bad Seeds hep iyiydi ama bu albümde her zamankinden de iyiler. Kanımca..
Hiçbirşey olmasa bile albüm kendini şekliyle aldırtabilir. Çok güzel bir kapağı ve hoş cd kapları var.

7 yorum:

jasmingreentea dedi ki...

Ben Harper’ın bana hatırlattğı yumuşak-sakin-acıklı “By My Side”ı küçük sakin evimizde mum ışığında dinleyip dalıp gittiğimiz zamanlar. Sene 1997 ya da 1998. Ben Harper, ne güzel şarkıcımızdın sen. Müzik bana hep parçayı dinlediğim mekanları veya beraber dinlediğim insanları hatırlatır ve onlardan koparamam seneler dahi geçse. Bilimum Tom Waits parçaları -Tom Traubert’s Blues mesela-, direk Çoban’dır mesela. Peki ya Blues Traveler-Hook'u sen nasıl hatırlarsın?

kecilerin cobani dedi ki...

al iste, by my side da bana direkt seni hatirlatir. sene 97 ve dahi 98.
Hook'a hastayim ama referansimi kaybetmisim. universite yillari. ders dinleme zamaninda radyo otide hep calar beni de dersten soguturdu. gerisini hatirlamiyorum ama bende balik hafizasi vardir.normal.
Tom traubert's blues herkese bizi hatirlatiyo. kac kisinin dugununde ayni sarki 3-4 kere calmistir? dugun dansi bununla yapilmistir, pasta bununla kesilmistir. nehehehe..

kecilerin cobani dedi ki...

bak ders calisma yerine bile ders dinleme yazmisim.
anlayin niye gec bitirdim universiteyi.

Elif Derviş dedi ki...

Sizin düğünde bi de Önder Focan çalmıştı; hatta Barış'la hemen albümün adını sanını öğrenip akabinde de almıştık :)

kecilerin cobani dedi ki...

onder focan'in on the bosphorus albumuydu sanirim. neler calmadi ki , cem karaca da caldiiik, tomveyts, ıııı, hoydabree baska hicbisi hatirlamiyorum iyi mi.
muzikle ilgili isler sorumlusu yesil olan caydi yanlis hatirlamiyosam, cay soyle..
valla insan bu kadar mi sey olur.yani ne diyim bilmiyorum.

jasmingreentea dedi ki...

aa hakikaten ya ben müzikten sorumlu idim az bişey. tom waits'leri dayayıp milleti gıcık ettiğimi hatırlıyorum (kardeşim düğünd ebu kart sesli adamın ne işi var diye) senin söylediklerini de hatırlıyorum ama benim aklıma başka gelmiyo. bellek cok zayıf. kendi dugunumu bile hatırlamıyorum neredeyse. erken yaşlandık mirim.

kecilerin cobani dedi ki...

ben de senin dugununde ne caldigini hatirlamiyorum gerci ne sorumluydum ne de bisi ama hatirladigim tek sey zip zip ziplayip durdugundu. dugunden ciktiktan sonra hala bi yukari bi assagi kafami salliyodum diye hatirliyorum.
deniz de bazen oyle zipliyo aklima o halin geliyo.